Kitap baştan sona muazzamdı. İçeriğinden bahsetmek gerekirse bölümlere ayrılarak yazılmış. İkinci bölümde bizi şu soru karşılıyor;

Özel hayat ve mahremiyet neden önemlidir?

Batı Demokrasilerinde Yaşayanların Çoğu Ve Altern, İktidarı Eleştirmeatif Bilgi Kaynaklarının Kolay Ulaşılabilir Olması Geleneği İçerisinde Sosyalleşmiştir.Kuzey Kore’de Bunun Tam Tersi Geçerlidir.Kişinin Doğduğu Günden İtibaren Rejim Propagandası İle Beyni Yıkanır,Kişiyi Putlaştırmaya Dayalı Bir Toplum İçerisinde Sosyalleşilir Ve Her Türlü Muhalefet Acımasız Tepkilere,Hatta Ölüm Cezasına Yol Açar.Kuzey Kore Özel Alana Sahip Olmayan Bir Toplumdur.Vatandaşların Özgürlüğü Tam Anlamı İle Göz Ardı Ediliyordu.Özelimiz Bireysel Alanı Tanımlar Bu Sebeple Özel Hayat Ve Mahremiyet Çok Fazla Önemlidir.​ “Özel Hayatı Korumak İçin Mücadele Etmeliyiz,Yoksa Onu Kaybetme Tehlikesi İle Karşı Karşıya Kalırız“ Eric Schmidt’in bu sözünü dikkate almakta fayda vardır..

Kitap şifrelemenin önemine de parmak basmış.

İnternette özel  hayatın temelini sarsarak yaptıkları şeye şifreleme denmektedir.​Kriptolama etimolojik olarak gizli olan yada saklanan şey anlamına gelmektedir.Ve kitap şifrelemeyi bir evin anahtarlarına benzeterek şifrelemenin önemini ortaya koymuş.​

Kitap Angwin, modern insanların dijital ekonomi içerisinde yaşamaya neredeyse mahkum olduklarını​ göstermektedir.Tamda bu yüzden mahremiyete yapılan müdahalelerin gerekçeleri konusunda sıkı taleplerde bulunmak gerektiğinden,müdahale ne kadar genişse gerekçeler için talebimiz o kadar güçlü olmasından ve her türlü veri kaydı ve saklanması ”mümkün olduğunca az,mümkün olduğunca kısa” ilkesi çerçevesinde yapılmasından bahsetmektedir.​

Beni diğer bir etkileyen kısım ise beşinci bölümde ki;

Büyük Veri Devrimi

Kitap büyük verinin nasıl ortaya çıktığını kısaca anlatmış ve ben büyük verinin ortaya çıkışı ile ilgili detaylı bir araştırma yaptım.

Dr. John Snow, 15 Mart 1813 Yılında, Bir İşçi Ailesinin Çocuğu Olarak Dünyaya Geldi. Ondört Yaşında, Bir Cerrahın Yanında Asistan Olarak Çalışmaya Başlayan Snow, 23 Yaşında Londra’ya Taşınarak Tıp Eğitimi Görmeye Başladı.  1844 Yılında Doktor Olarak Tıp Fakültesinden Mezun Oldu Ve 1850 Yılında İngiliz Kraliyet Doktorları Birliği’ne Kabul Edildi. Snow, 1854 Yılında Londra’nın Soho Mahallesinde Yaşıyordu. O Yıllarda, Ülkenin Pek çok Yerinde Sıklıkla Kolera Salgını Görülmekteydi. Bu Salgınların En Büyüklerinden Biri De, Dr. Snow’un İkamet Ettiği Soho Bölgesinde Ortaya Çıktı. Bu Korkutucu Salgının Dr. Snow’un Dikkatini Çekmesi Uzun Sürmedi. Dr. Snow, O Yıllarda Kabul Gören Koleranın “Kötü Hava“dan Kaynaklandığı Görüşüne Karşı Oldukça Şüpheyle Yaklaşıyordu. Hastalığın Etmeninin Ne Olduğunu Bilmemesine Rağmen, Araştırmaya Koyuldu.  Önce Mahallede Yaşayanlarla Konuştu, Kimlerin Hastalandığının Envanterini Tutmaya Başladı. Zamanla, Topladığı Veriler Arttıkça Bunları Grafik Olarak Gösterecek Bir Yol Düşünmeye Başladı. En Sonunda, Bugün Adının Tarihe Geçmesini Sağlayan Meşhur Soho 1854 Kolera Salgını Haritası’nı Oluşturdu.​ Bu Harita, Basitçe Şehrin Sokaklarını Ve Şehirde Bulunan Su Tulumbalarını Gösteren Bir Haritaydı. Dr. John Snow, Ölüm Vakalarını Bu Haritaya Bir Bir İşaretlemeye Başladığında İlginç Bir Sonuçla Karşılaştı: Ölüm Vakaları Bir Noktada Kümelenmişti. Ölenlerin Çoğunluğu, İçme Suyunu Broad Sokağı Köşesinde Yer Alan Su Tulumbasından Alan Evlerde Meydana Gelmişti. Dr. Snow, Söz Konusu Tulumbayı Yakından Tetkik Etti, Tulumbanın Çektiği Suyu Kimyasal Ve Mikroskopik İncelemelere Tabi Tuttu, Ancak Bir Şey Bulamadı.  Lakin Elindeki Tüm Veriler, Ölümlerin Bu Tulumba Etrafında Kümelendiğini Gösteriyordu. Bu Nedenle Önlem Olarak, Tulumbanın Kolunu Söktürdü. Salgın Tulumbanın Kullanılmaz Hale Gelişinden Sonra  Kısa Zaman Sonra Duruldu .Bu Öncü Çalışma, Gelişmiş Veri İşlemenin Temelini Atmıştır.Snow’un Yaklaşımı Modern Biçimiyle BİG DATA Olarak Anılır.

Betül Ulaş